Yazma konusunda kendime amatör bile diyemiyorum, düşüncelerimi kâğıda aktarıp kimi yazılarımı sizinle kimi yazılarımı da kendimle paylaşıyorum, bu yazımı yazarken profesyonelce kalem oynatıp bir edebiyatçı gibi kelimelerle oynamayı çok isterdim.
Allahın, insan ve kadın olarak yer yüzüne göndermekten pişman olmadığı, bir kadını, bir anneyi, bir dostu, arkadaşı, sırdaşı kendisiyle ve yaşamla barışık, hayatındaki insanlara pozitif yaklaşan, güçlü, müthiş özgüveni olan bir sisyareki, amatörce anlatmanın zorluğunu yaşıyorum.
Dedelerimizin başlattığı komşuluk ve dostluğu sürdüren 4. kuşak oluyoruz sisyarekimle ben, ikimizde yolun yarısını geçtik. Muhafazakâr, gelenekçi aile ve sosyal çevremize rağmen onun deyimiyle, aykırı bana göre de deliydik. Tadı damağımda çocukluk dönemimizi, ilk gençlik yıllarımızın bitip tükenmeyen sohbetlerini, ben DDKD yi, sisyarekim MSP yi savunurken, akranlarımız aşkı konuşuyordu biz büyüklerimizin siyasi düşüncelerine göre ideolojimizi belirleyip, onlardan duyup öğrendiğimiz siyaseti, çocuk aklımızla bir birimizi ikna ya çalışıyorduk.
Bugün geriye dönüp baktığımda Kürt siyasetinin bir dönemine damgasını vuran ne DDKD ne de Türk siyasetinde bir geleneğin öncülüğünü yapan MSP kaldı, ne yazık ki günümüzde de aynı yanlışlar devam ediyor. İnsanı değil, ideolojileri baz alarak insani ilişkilerimizi şekillendiriyoruz. İdeolojileri ve liderleri putlaştırarak, kutsal olan insanı bu uğurda gözümüzü kırpmadan öldürüyoruz, Sisyarekimle sorumluluklarımızdan dolayı görüşmelerimiz zaman zaman rölantiye uğrasa da bir birimiz için hep vardık.
Dostum, bir kaç yıl önce bağırsak kanseri teşhisiyle, ameliyat ve akabinde ağır tedavi sürecini yaşadı, Allahın yardımı, hayata pozitif bakışı, hastalığını kabul edip tedavisini aksatmadan sürdürmesiyle hastalığı atlattı. Yazın yapılan periyodik kontrollerde hastalığın memede nüksettiğini telefonda espirili bir şekilde anlatıyor. Beni görmek istediğini söylüyordu. Dostumu yine her zamanki gibi güçlü, hastalığının bilincinde onu bekleyen ameliyat ve ağır tedavi sürecini paylaştı, özellikle kemoterapi sonrası yaşadıklarını, vücudun sıfırlanıp tekrar yenilenmesi olan o ağır devrede yanında olmamızı istiyordu,
Kemoterapinin ilk seansında vizelerimden dolayı arkadaşımın yanında olamadım.
Daha önce yaptığım gibi, Diyarbakır’a gidişimde onu görmeye ve gençlik yıllarımızın tadındaki bitip tükenmeyen sohbetlere bıraktığımız yerden devam ettik. Bir an bile hastalığından şikâyet etmeyip, isyan etmeyen dostum ağır hastalık evresinde çocuklarına yeteri kadar zaman ayıramadığı için üzülüyordu!
Ucube kişilikleri rol model olarak alan kadınların seni tanımalarını çok isterdim. Canım, dazlak halinle de güzel olduğuna eminim.
Sisyarekim, hep ötelediğimiz D.Bakır şehir turunu, geçmişte gelenek olan kurban bayramının sabahında erkekler bayram namazına giderken seninle on gözlü köprüde, dileklerimizi yazdığımız kâğıtları Dicle’nin kutsal suyuna gerçekleşmesi için bırakalım, çocukluğumuzdaki gibi halka tatlı alıp, elimizde poşetle şeker toplayarak şehir turumuzu gerçekleştirmeye ne dersin?