23 Ekim Pazar günü D Bakırda Yılmaz ve Berakatoğlu ailelerinin kadınları geleceğe dönük hayırlı ve güzel bir vesileyle yeğenimin evinde bir araya gelmiştik. Herkes keyifle bir işin ucundan tutmuştu.13. katta oluşumuzdan dolayıdır bilemiyorum, sarsıntıyı alt katta oturanlara nazaran daha fazla hissettik,17 ağustos depremini yaşadığım halde, evdeki herkes gibi bende olduğumuz yerde donduk. İlk şoku atlattıktan sonra depremin nerde olduğunu bilmeden can kaybı olmaması için dua edip Allaha yalvardık.
Depremin bu seferki durağının Van olduğunu öğrendik, yaşadığımız coğrafyada insanın hayatının önemsiz oluşundan, depremden ziyade yıkılacak binalardan kaynaklı can kaybı korkutuyordu. Çünkü başta Marmara depremi olmak üzere yaşanılan depremlerde aynı filmi görmüştük. Devletin yaptırdığı karton misali binalar ve müteahidlerin değil malzemeden çalmak, malzeme kullanmadıkları binaların insanlara mezar olduğunu maalesef hatırlıyorduk.
Coğrafyamıza özgü mimari malzeme, yoksulluk, siyasilerin müteahidlere göbek bağıyla bağlı oluşu, müteahidlerin ve siyasilerin parayı insana tercihi, insanlara yaşam alanı olan binaların, insanlara mezar olduğunu, TV’leri istila eden konunun uzmanlarının bir birinin tekrarı bıktırıcı konuşmaları ve yüreğimizi yakan görüntüler, biz bu tabloyu önceki depremin diğer duraklarında da görmüştük. Zihniyet değişmedikçe ne yazık ki görmeye devam edeceğiz
Geçmişteki depremlerin aksine, Hükümetin, Belediyelerin, STK ve Bireylerin seferberlik gibi hızlı bir şekilde bölgeye müdahaleleri bir nebze olsa da acımıza su serpti. Faşist sistemden beslenen insanlık düşmanlarına rağmen, İnsanlığın kazandığına tanık olduk. Tıynetteki ırkçılığa 21.yy da miadını dolduran, kullanma tarihi geçmiş Hitler artıklarına, insanlık acıları ortaklaştırarak gerekli cevabı verdi
ATV VE HABER TÜRK’te program yapan, onlara hangi sıfatı yakıştıracağımı bilmiyorum, hayvanlar alemindeki bir hayvanla sıfatlandırsam hayvanlara haksızlık etmiş olup, ahirette benden hesap soracaklar, O......dersem onurlarıyla beden işçiliği yapan kadınlara büyük saygısızlık etmiş olacağım. En iyisi onlara Hitlerin Dêlegurleri demek olacak.
Olmayan beyinleriyle, ucuz ırkçılık yaparak kan ve gözyaşı üzerine kendilerini pazarlayan, Hitlerin Dêlegûrlerine, muazzam bir kültür olan sanat, estetik, edebiyat ve felsefeyi içinde barındıran küfür sanatıyla internette cevap vermekle, küfür kültürüne de yazık etmiş oluyoruz, çünkü küfürlerimiz o programları kapmak için yaptıklarının yanında salavat gibi kalıyor. Hitlerin Dêlegurlerinin bedel ödemeleri gerekiyor, kendilerini pazarladıkları programlardan uzaklaştırıp, halkı kin ve nefrete teşvik ettikleri için yargı önüne çıkarmak, Dêlegurlerin bağlı bulundukları kanal ve basını protesto etmek en iyi cevap olacak. Depremin Van’daki durağında, duasıyla, gözyaşıyla, maddi ve manevi katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum, bir daha acıların yaşanmaması, Allahtan yaşamını kaybedenlere rahmet, ailelere sabır, yaralılara şifa diliyorum.